11 Mayıs 2014 Pazar

Anneler Yortusunu Kutlayalım mı?

Anneler Yortusunu Kutlayalım mı?
Belki çok karışık gelebilir ama önce bazı tanımlamalar ve alıntılarla madde madde birkaç mevzu alıntılayıp ondan sonra bir sonuç ve toparlama ile şahsi kanaatlerimi paylaşmak; tabiri caiz ise dertleşmek istiyorum.
1)      Yortu Nedir? : İsim İsa Aleyhisselâm’ın yaşamını, ölümünü, dirilişini ve azizlerin yaşamlarına yansımış olan erdemlerini anmak üzere kilisenin belirlediği kutsal günler.
2)      Kutlu Doğum Haftası Tarihçesi: Günümüzde Gülen Cemaati gazetesi olarak bilinen Zaman Gazetesi'nde yazarlık yapmakta olan Mümtazer Türköne, Türkiye Diyanet Vakfı'nda Yayın Kurulu üyesi olarak görev yapmaya başladığı dönemde, kurul başkanı Profesör Süleyman Hayri Bolay, Ayvaz Gökdemir ve kendisinin bulunduğu 6 kişilik bir kurulun aldığı karar ile ortaya çıkan bir proje çalışması olarak açıklamıştır. [— Mümtazer Türköne, 19 Nisan 2012, Zaman Gazetesi ]
Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti bu projeyi kabul etti. Diyanet işleri başkanlığı tarafından da desteklen bu proje hicri takvime göre kutlanan Mevlid kandili'nin içinde bulunduğu haftanın Kutlu Doğum Haftası olarak ilan edilmesi ile yaşama geçti. İlk yıl sadece Ankara'da ve sadece İlahiyat Fakültesi bulunan illerde kutlanan etkinlik daha sonra diğer illerde düzenlenen panel ve konferanslar ile genişletildi. Bu haftanın farklı etkinlikler ile gelişmesinde Nur Cemaati büyük rol oynadı.
1994 yılından itibaren de, Hicri Takvime göre 11/12 Rebiulevvel 1415 (18/19 Ağustos 1994) kutlanması gereken hafta gerekçe gösterilmeden miladi takvime göre 20-26 Nisan tarihine sabitlendiği açıklanmıştır. Bu yıldan itibaren hafta içerisinde sempozyum düzenlenmeye başlamıştır. Kutlama Haftası'nın bu tarihe sabitlenmesi ile Muhammed Aleyhisselâm’ın doğum günü yılda iki defa kutlanmaya başlamıştır.
Milâdi takvime göre 20-27 Nisan olarak sabitlenen bu etkinlik Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılması ile Türk Milletinin egemenliğini eline aldığı tarih olan 23 Nisan 1920 tarihi esas alınarak 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak ulusal çapta kutlanan bayram ile çakışması halktan ve sivil toplum kuruluşlarından alternatif bir kutlama olarak halkın arasına sokulmak istenen bir çeşit fitne olduğu tepkisi ile karşılaşmıştır. Ayrıca etkinliğin son gününün Fethullah Gülen'in doğum tarihi (27 Nisan 1941) ile çakışması kutlamanın bu kişiye atfen yapıldığı konusunda ayrı bir tepki doğurmuştur. Gelen tepkiler üzerine 2008 yılından itibaren etkinlik tarihi bir hafta öne alınarak değiştirilmiş ve 14-20 Nisan tarihleri arasında düzenlenmeye başlamıştır.
Eleştiriler ve tepkiler:
v  Doğum kutlamasının İslâmda yerinin olmadığı, bunun İsa Aleyhisselâm’ın doğumu ile bağlantılı bir gelenek olduğu,
v  Hicri takvimin ay hareketine göre İslâmda esas alınan takvim olduğu ve İsa Aleyhisselâm’ın doğumu ile başlayan güneş takvimine göre bir sabitleme yapılamayacağı,
v  Peygamberin nebî ve resûl olarak İslâmı tebliğ görevi icra ettiği, bu tür kutlamalar ile peygamberin ve İslâm anlayışının Allah ve Kuran merkezli durumdan, peygamberi yücelten ve merkeze koyan bir anlayış ile Protestanlaştırma çalışması olduğu,
v  Kutlu Doğum Haftası’nı, Hıristiyanlıktaki gibi yortuları bulunmayan İslâmın Protestanlaşması süreci ve Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde Amerika'nın yeşil kuşak projesinin günümüze uyarlanmış hali olan ılımlı İslâm projesi kapsamında bir çalışma olduğu,
v  Yeni bir Protestan İslâm oluşturma çabası olarak nitelenen noel kutlamasında ki çam ağacı ile özdeş olarak gülün konduğu ve şatafatlı kutlamalar ile insanları bu hafta içerisinde harcamaya, hediyeler almaya yönlendirmeye çalışan, neoliberal ve kaptalist sisteme hizmet eden, islamın ilkeleriyle ve emirleriyle taban tabana zıt bir kültür şeklinde harcama/alışveriş haftası oluşturma çabası olduğu,
v  Hafta isminin Holy Birth Week'in İngilizceden Türkçeye çevirisi gibi duran, Türkçe karşılığı olarak tamlama şekli, seçilen kelimeler itibariyle garipsenen (mübarek yerine kutlu kelimeleri kullanımı tartışmaları) ismiyle ve Dünya Bankası logosuna benzer logosuyla yurtdışı merkezli ılımlı İslâm projesinin izlerini taşıdığı, Ayrıca 2012 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'na ve Diyanet İşleri Başkanlığına gelecek yıllardaki etkinlikler için teklif edileceği söylenen logo içerisinde bulunan fleur-de-lis (zambak veya süsen çiçeği) sembolünün Hristiyanlıkta sık olarak kullanılması, şeklinde sıralanabilir.
3)      Anneler Günü Tarihçesi: Anneler Günü tarihçesi yüzlerce yıllık bir hikâyedir ve tanrıların annesi olan Rhea adına yortular düzenleyen Antik Yunan zamanlarına kadar uzanır. Hristiyanların Meryem Ana’sı adına Paskalya perhizinin dördüncü Pazar gününde ilk Katolikler Anneler Günü yortusu düzenliyorlardı. İlginçtir daha sonra bir tarikat bu tatil gününü bütün annelerin de dâhil olması için esnetmiştir ve Anneler Pazarı olarak adlandırmıştır. Amerika’ya yerleşen İngiliz sömürgeciler Anneler Pazarı geleneğini zaman yetersizliğinden devam ettirememişlerdir.
1872 yılında Julia Ward Howe barışa adanmış anneler için bir gün düzenlemiştir. Bu, Anneler Günü tarihçesinde bir kilometre taşıdır. 1907 yılında Philadelphia’da öğretmenlik yapan Anna M. Jarvis (1864-1948), annesi Ann Maria Reeves Jarvis adına ulusal bir Anneler Günü düzenlemek için harekete geçmiştir. Anneler adına özel bir gün hazırlamak için yüzlerce milletvekilinden ve önemli iş adamından yardım istemiştir. İlk Anneler Günütöreni Anna’nın annesi adına bir kilise ayini olarak gerçekleşmiştir. Anna, annesinin en sevdiği çiçek olan yumuşaklığı, saflığı ve sabrı temsil eden beyaz karanfillerden dağıtmıştır.
1914 yılında Başkan Woodrow Wilson’un Mayıs’ın ikinci pazarını anneler adına ulusal bir gün olarak ilan etmesiyle Anna çalışmalarının sonucunu almıştır.  Yavaş yavaş Anneler Günü popüler olmaya başlamış ve hediye verme etkinliği artmıştır. Anneler Günü’nün böyle ticarileştirilmesi Anna’yı kızdırmıştır çünkü bu anlamlı günün kâr ve kazanç için kurban edildiğini düşünmüştür. Jarvis’in tüm endişelerine rağmen Anneler Günü Amerika Birleşik Devletleri’nde yayılmıştır. Yani Mayıs’ın ikinci pazarı yılın en popüler günü hâline gelmiştir. Anna bizimle birlikte olmasa da Anneler Günü yaşamaya devam ediyor ve birçok ülkeye yayılmış durumdadır. Dünya genelinde birçok ülke Anneler Günü’nü yıl boyunca farklı zamanlarda kutlamaktadır ancak Danimarka, Finlandiya, İtalya, Türkiye, Avustralya, Belçika gibi bazı ülkelerde Anneler Günü Mayıs’ın ikinci pazarı kutlanmaktadır.
4)      Sevgililer Günü: Şubat ayı ortasının aşk ile ilişkisi antik çağlara dayanmaktadır. Antik Yunan takvimlerinde, Ocak ayı ortası ile Şubat ayı ortasının arasında kalan zaman Gamelyon ayı olarak adlandırılmıştı ve Zeus ile Hera'nın kutsal evliliğine adanmıştı. Antik Roma'da 15 Şubat, bereket tanrısı Lupercus'un onuruna, Lupercalia günü olarak kutlanmaktaydı. Bu günde, Lupercus'un din adamları tanrıya keçi kurban ederlerdi. Daha sonra kafalarının üstüne koydukları bir parça keçi derisi ile Lupercus'u simgeleyerek, Roma sokaklarında koşturup, karşılaştıkları herkese dokunurlardı. Genç kızlar gönüllü olarak ileri atılır ve bereket tanrısının dokunuşundan paylarını almaya çabalarlardı. İnanışa göre bu dokunuş sayesinde doğurganlıkları kolaylaşacaktı. Lupercalia bayramının arifesi olan 14 Şubat'ta genç erkeklerin genç kızların isimleri yazlı kura çekerek bayram boyunca 'çift' olma alışkanlığı vardı. 469'da Papa bu gayri-Hıristiyan bayramını yasaklayarak sadece kura çekilişine izin verdi. Ancak artık kuralarda kızların değil azizlerin isimlerini yazılıydı.
1908 tarihli Katolik Ansiklopedisi'ndeki eski şehitler listesinde, 14 Şubat gününe kayıtlı, inancı yüzünden öldürülmüş üç tane Aziz Valentine geçmektedir.
Romantik aşk ile Valentine arasındaki bağlantı tarihi dokümanlarda hiç geçmemektedir ve kimi tarihçilere göre sadece bir efsanedir. Valentine'nin onuruna kutlama günü, 14 Şubat 496 yılında Papa Gelasius tarafından ilan edilmiştir. 1969 yılında kilise takviminden Aziz Valentine gününü çıkarmıştır.
14 Şubat, 1800 lü yıllarda Amerikalı Esther Howland'ın ilk Sevgililer Günü kartını yollamasından bu yana çok sayıda insanın kutladığı toplumsal bir olay olmuştur. Bunun doğal sonucu olarak olayın ticari yönü çok fazla önem kazanmış, sevgililer günü tüm dünyada ticaretin canlandığı bir dönem haline gelmiştir.
5)    Sanayi/Endüstri Devrimi- Kapitalizm- Tüketim Toplumu: Yeni Din
Devrim ve Kapitalizmin yüzyılı ile yukarıdaki özel günlerin ortaya çıkış tarihleri arasında bağlantı kurmak bir paranoya mıdır? Tam bir sonuca ulaşamamışken kimseye bir fetva verecek konum ve birikimde değilim. Lâkin benim gibi başkalarının da kafası karışsın istiyorum. İstiyorum ki tartışılsın ve medeniyetimizin üzerindeki ölü toprağını atabilelim. Mahalle baskısı ile değil istişare ve münazara ile karar verelim “Yeniden Medeniyet”e hicrette neleri bırakıp neleri yanımıza alacağımıza, geleceğe taşıyacağımıza. Mübeyyîn olan Kur’an’ın ifadesiyle aklımızı işletelim. Görebilen gözler, işitebilen kulaklar, mühürlenmemiş kalpler ile “Hak” ile “Batıl”ı, “İfrat” ile “Tefrit”i ayıralım. GDO’lu “ebter” yani kısır ve edilgen deli gömleğini düşünce dünyamızdan yırtıp çıkarmanın zamanı gelmedi mi?
Son bir soru işaretiyle bitirmek istiyorum: Ünlü satış analisti Victor Lebow’un, 2. Dünya Savaşı sonrasında Amerika’da tüketimi ekonomi için vazgeçilmez bir koşul olarak nitelerken kullandığı şu ifadeler, organize bir dinin tanımından başka neyi içeriyor?
“Muazzam derecede üretken ekonomimiz, tüketimi bir hayat biçimi haline getirmemizi gerektiriyor. Artık mal satın alma ve kullanmayı düzenli bir dinsel tören haline getirmeli, ruhsal doyumu ve egolarımızın tatminini tüketimde aramalıyız. Eşyayı gittikçe artan bir hızla tüketmek, eskitmek, yıpratmak, atmak ve yenilemek zorundayız.”


Hatice gökce kömürcü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder